Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği, Çukurova Üniversitesi ve Ege Üniversitesi iş birliği ile 5-7 Mart 2021 tarihleri arasında düzenlenen 5.Uluslararası Biyosidal Kongresi başarı ile tamamlanmış olup kongrenin organizasyonunda emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Kongre süresince Avrupa Komisyonu ve Avrupa Zararlı Yönetimi Dernekler Konfederasyonu (CEPA)’nun rolü, Biyosidal Ürünlerin Global Kayıtlandırılmasında Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) rolü, Avrupa Birliği piyasasındaki mevcut biyosidal ürünler ve aktif madde içermeyen biyosidal ürünler kullanımları: Fırsatlar ve zorluklar, biyosidal ürünlerde sürdürülebilirlik ve risk değerlendirmesi, biyosidal ürünlerde maksimum kalıntı limitleri, biyosidal endüstrisinin bugünü ve geleceği, biyosidal mevzuatının etkileri ve satıcılar için çözümler, biyosidal ürünlerin günlük hayatta kullanımı, endokrin bozucular konusunda Avrupa Birliği’nde yaşanan gelişmeler ve BPR’da ara ürünler gibi başlıca konular tartışılmıştır. Ayrıca ürün TİP 1 ve TİP 19 Biyosidal Ürünlerle ilgili ruhsatlandırma işlemleri, 13.09.2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kozmetik daire başkanlığına devredildiğinden dolayı yapılan yeni uygulamalar da kongremizde ele alınmıştır.
Katılımcılar güncel sorunlarına ve sorularına direkt uzmanlardan cevaplar alma şansını bulmuş ve Uluslararası arenada Biyosidaller anlamındaki yeniliklerden haberdar olma fırsatını bulmuşlardır.
Kongremizi Avrupa Kimyasallar Ajansı (ECHA), Avrupa Zararlı Yönetimi Dernekler Konfederasyonu (CEPA) gibi uluslararası arenada büyük rol oynayan birçok kurum ve kuruluş desteklemiştir.
Kongre kapsamında 13 oturum, 7 keynote, 1 konferans, 4 panel gerçekleştirilmiş, 22 sözel bildiri sunulmuş, 11 poster sergilenmiştir. Kongremizde 8’i yurt dışından, 64’ü yurt içinden toplam 72 konuşmacı ve oturum başkanı yer almıştır. Kongremize toplam 210 kişi katılmıştır.
Kongre süresince biyosidal ürünler konusu, çeşitli açılardan irdelenmiş ve konunun tarafları bilgilerini, deneyimlerini ve fikirlerini paylaşma şansı bulmuşlardır.
Kongre kapsamında yapılan tartışmalar neticesinde ana hatları ile aşağıdaki hususlarda kararlar alınmış ve sonuçlar çıkarılmıştır:
1. Dünya Sağlık Örgütüne göre biyosidal ürünlerle ilgili sürdürülebilir bir biyosit standard oluşturulması önemlidir. Avrupa’da halk sağlığı risklerini incelemek, halkı bilgilendirmek, farkındalık oluşturmak ve kontrolü aktif bir şekilde sağlamak için küresel bir haşere yönetim sistemi oluşturulmuştur. Bu bağlamda ülkemizde zararlı mücadelesinin etkin bir şekilde yürütülebilmesi için standardize edilmesi ve yasal düzenlemelerin yapılması önemi vurgulanmıştır.
2. Türkiye ile Uluslararası Tarım Örgütü, Uluslararası Çalışma Örgütü, Avrupa Kimyasallar Ajansı, Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlar arasındaki iş birliği güçlendirilmeli, Türk uzmanlar bu kuruluşların çalışmalarına daha fazla destek sağlamalıdır.
3. Covid-19 Pandemisi sürecinde dezenfektanlarla alakalı pek çok yeni gelişmeler ortaya çıkmış olup profesyonel eğitimli zararlı yöneticilerin bilgilerini güncelleme ve geliştirme gereksinimi ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda ilgili kurumlarca eğitim faaliyetleri düzenlenmelidir.
4. Ülkemizin içinde bulunduğu COVID-19 kaynaklı olağanüstü durum nedeniyle Biyosidal Ürünler Yönetmeliğinin 15. maddesinde yer alan Acil Ruhsatlandırma işlemlerinin başlatılması uygun görülmüştür.13.09.2019 tarihli ve 30887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3 üncü maddesi ile İnsan vücuduna doğrudan temas eden biyosidal ürünler (Ürün Tipi-1 ve Ürün Tipi-19) Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumunun görev, yetki ve sorumluluğuna verilmiş olduğundan söz konusu ürün gruplarının ruhsatlandırılmasına yönelik iş ve işlemler Kozmetik Ürünler Daire Başkanlığının görev ve sorumluluk alanına geçmiştir. Biyosidal firmaları güncel mevzuata tam uyum göstererek çalışmalarını sürdürmelidir.
5. Tarım çalışanlarının kişisel koruyucu donanım kullanımı ve kişisel hijyen eksikliğini, pestisitlerin olası sağlık etkileri hakkında yetersiz bilgisini, pestisit kullanımında güvenli uygulama hakkında yetersiz bilgi ve eğitim eksikliğini, denetim eksikliğinden dolayı yasaklı pestisit kullanımlarının yaygınlığını, pestisitlere mesleki olarak maruz kalan bireylerin yanı sıra özellikle tarım bölgesinde yaşayanlar olmak üzere toplumun her kesiminin çevresel etki ile belirli bir oranda pestisitlere maruz kaldıklarını ortaya koymuştur.
6. Sanayileşmenin etkisiyle artış gösteren kimyasal kullanımının kontrol altına alınması, çevrenin ve insan sağlığının korunması için zorunluluk haline gelmiştir. Bu konuda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gerek bölgesel gerek küresel faaliyetler takip edilerek ilgili kurumlar ve sanayicilerle iş birliği içinde çalışmalar yürütülmelidir.
7. Biyosidal ürünlerin zararlı organizmalar üzerindeki etkinlik testlerinin yapılarak, oluşabilecek insektisit dirençlerine karşı biyosidal ürünlerin kontrollü kullanımları halk sağlığı ve çevre sağlığı açısından önemlidir. Biyosidal ürünlerin uygulanacak insektisit türüne
karşı etkili olabilmesi için doğru ürünün, doğru zamanda, doğru dozda, doğru uygulama şekliyle uygulanması gerekmektedir. Aksi takdirde insektisit türleri bu ürünlere karşı direnç geliştirebilmektedir.
8. Kemirgen kontrolü için rodentisitlerin kullanılması, hedefte olmayan canlılarda da zehirlenmelere neden olabilmektedir. Birincil (primer) zehirlenmeler insan (özellikle çocuklarda) evcil ve yabani memeli ve kuşlarda rodentisitlerin doğrudan yenmesiyle olurken, zehirlenmiş kemirgenleri yiyen kuş, yabani ve evcil memeli hayvanlarda ikincil (sekonder) zehirlenmeler sık görülmektedir. Rodentisit kullanımından kaynaklanan sorunların başlıcaları; hedefte olmayan canlılarda meydana gelen zehirlenmeler, kemirgenlerde oluşan rodentisit direnci, yabani hayat üzerindeki olumsuz etkiler ve uygulamadaki sıkıntılardır.
9. Covid-19 Pandemisi süresince belediyelerin aktif olarak yürüttüğü dezenfeksiyon çalışmaları önemli görülmektedir. Ek olarak kullanılan aktif madde içeriğinin kamuoyu ile şeffaf bir şekilde düzenli olarak paylaşılması gerekmektedir. Elde edilecek olan bu bilgilerle toplum tabanlı çalışmalar yapılmalıdır.
10. Zararlı Kontrolü sektörü; İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’ ne istinaden; 0161 NACE kodu ile ‘’Çok Tehlikeli’’ işler kapsamında değerlendirilmektedir. Biyosidal ürünleri uygulayan çalışanların kimyasalın uygulama öncesi depolama ile taşınmasında, uygulama esnasında ve uygulama sonrasında olası riskleri bilerek gerekli eğitim ve talimatlara uygun hareket etmeleri; çalışanların sağlığında olası risklerin önlenmesi açısından önem arz etmektedir.
11. Akreditasyon ve Yeterlilik konularının laboratuvarların çalışmalarında ne kadar önemli yer tuttuğunun bir göstergesi ve olmazsa olmazı olarak değerlendirildiğine en iyi kanıt olarak gösterilebilir. Laboratuvarlarımızda elde edilen sonuçların ulusal ve uluslararası seviyede kabul görülebilir olması tüm bu çalışmaların sıkı bir disiplin içerisinde yapılmasını zaruri kılmaktadır.
12. Covid -19 Pandemisi süresince UV-C yüzey dezenfeksiyonu olarak yoğun bir şekilde kullanılmıştır. UV-C’nin cilt ve göz sağlığı üzerine zararlı etkiler ortaya çıkarabilmesinden dolayı sağlık profesyonelleri için yan etki profili göz önünde bulunarak dikkatli kullanılması gerekmektedir.
13. Gelişen dünyada daha az zararlı alternatif pest savaş metodlarının kullanımının arttrılması bu ürünlerin AR-GE’lerinin desteklenmesi çevre sağlığı faaliyetlerini desteklemek açısından büyük önem arz etmektedir.
14. Pestisit kalıntılarının düzenli takibi için sistemler geliştirilmesi, izlemlerin önemi ile ilgili olarak bu konuda çalışan kurumlarda farkındalığın arttırılması çalışmaları güçlendirilmelidir.
15. Tüm katılan kurumlarda ve belediyelerde konuya olan ilginin ve hassasiyetin oldukça yüksek seviyede olduğu görülmüştür. Özellikle belediye ve akademisyen işbirliğini geliştirici uluslararası anlamda bilgiye ilk agızdan kolay ulaşımı sağlayan Bilimsel kongrelerin gerekliliği görülmüştür.
5. ULUSLARARASI BİYOSİDAL KONGRESİ DÜZENLEME KURULU